İstanbul Kuyumcular Odası Eski Başkanı Ahmet Karbeyaz, aynı
zamanda, İstanbul Altın Rafinerisi’nin başında bulunan, sektörün duayenlerinden
olan Karbeyaz’a fuarı sorduk ve düşüncelerini aldık, "habergold.com” a yaptığı açıklamada bizleri bilgilendirdi.Tüm fuarları topla bu hepsine bedel. Ben bu fuarın ilk
gününden itibaren biliyorum. Kimisine katıldım, bazılarına ziyaretçi olarak
katıldım. Ama bu fuar da mükemmel bir çalışma yapmışlar. Yurt dışından müthiş
alıcılar gelmiş ve birebir alıcılar gelmiş… Güzel bir çalışma yapmışlar. Fuarı
hazırlayanları tebrik ettim.Buradaki katılımcıların ilk defa sipariş alması, tümünün
sipariş aldığını, küçük büyük tüm firmaların sipariş alması da diğerlerinden
farkını gösteriyor bu fuar… Genelde fuarlarda tüm firmalar sipariş almazlar.
Ama bu fuarda herkes aldı.Ben bir sektörde yıllarca başkanlık yapmış birisi olarak,
tüm firmaları tek tek ziyaret ettim. Onların tek tek görüş ve düşüncelerini
aldım. Hiç mutsuz bir kişi görmedim. Herkes çok mutluydu. Onların mutluluğu bizim mutluluğumuz.
Disiplin de güzel, güvenlikte güzel, her şey yerinde, bir Avrupa meydana
getirmeyecek kadar güzel bir fuar.
Türkiye hazır. Türkiye kendini aştı, bundan sonra olacak
fuarlara rahat bir şekilde cevap verebilir. Ben her zaman şunu söylüyorum. Bu
benim görüşüm. Firmalarımızın marka olması ayrı bir şey ama, "Türkiye’nin marka
olması” daha önemli benim için… Türkiye bir marka olduğu zaman, içindeki tüm firmalarda birer marka olur. Bireysel olarak, kendi
markasını tanıtmak isteyen için artısı olur.
Ama önemli olan Türkiye’nin bir marka olması. Türkiye kuyumculuk da bir
marka olmuştur. İtalya’yı müthiş bir şekilde zorlamıştır. Ve şu anda, Hindistan
olsun, İtalya olsun, Amerika olsun, Paris olsun, şu an tahmin ediyorum ki
100 ülkeye ihracat yapıyoruz. İthalatı
da bayağı yaptığımızı biliyorum. Ben kota olması için, hükümetle de bayağı bir ilişki
içerisindeydim. Belli bir ihracat yapalım, bir kota olsun diye. Çünkü içeride
imalatımız var, büyük firmalarımız var. Bu ithal edilen ürünleri, burada daha
iyi ve güzel yapacak hale geldiler. Teknoloji’yi de yakaladık.Ama ben buradan, "Habergold.com”
vasıtasıyla, hükümetten şuna dikkat etmesini isteyeceğim. Mutlaka ithalata
"kota” konmasını savunuyorum. Belirli
bir yere kadar, ithalatın olması ve belli bir yerden sonra da, kota konması,
içerideki atölyelerin için, gerek istihdam, gerekse işçiler açısından
atölyelerin mutlu olacağı inancındayım.Dışarıdan Türkiye’ye gelen firmalar karşı, Türk firmaları
hazır. Hatta her şeye hazır. Bir dafa Türkiye’nin konu itibari ile, Türkiye’ye
benzer hiçbir ülke yok. Hem Avrupa, hem Asya, hem İpek yolu, yani bu yönde
kuyumcu olarak, buraları tercih etmelerinin nedeni var. Hem Avrupa’ya hakim,
hem Asya’ya hakim, hem Anadolu’ya hakim, Rusya’ya hakim. Her tarafa hakim. Biliyorsunuz
Türk Hava Yolları dünya’nın her yerine uçuyor. Her ülkede böyle bir imkanda
yok.Türkiye son on yılda büyük bir şekilde kendini aştı. Hem
Turizm yönünden, hem konfeksiyon yönünden, deri yönünden, kuyum yönünden…
Türkiye de bir kez arazide çok. Yani o kadar çok arzimiz var ki, her yerde
fabrika kuracak kadarda potansiyelimiz var. O yüzden Avrupa’lılar burada
çalışmak istiyorlar. Çünkü buradaki rahatlık dünya’nın hiçbir yerinde yok. O
kadar rahat çalışıyoruz ki, Çin’e dahi gitsen, orada devlet basısı var. Türkiye rahat çalışma yönünden, dünyada tek bir yer. Buna
devletinde politikası izin veriyor. Başbakanımız, ticarette önümüzü açacak tüm
prosedürle önümüzü açıyor. Hiçbir iş adamına, ticaret yapana zorluk
çıkarmıyorlar. Yeter ki, kuralları çerçevesinde çalışsınlar. Yeter ki,
vergilerini her şeylerini doğru şekilde versinler. Yeter ki, devletten talep
etsinler. Biz şunu kuracağız desinler, yardımcı oluyorlar. O yönden çok şanslı bir ülkeyiz. Kuyumculukta
artık biz dünya’ya kafa tutuyoruz. Şimdi dünya da üçüncü sıraya geldik, daha
önce on- on beş’inci sıradaydık. Şu anda İtalya’ yı zorluyoruz. Düşünüyor
musunuz, kalitede birinciyi zoluyoruz.Bazı arkadaşlarımız, İtalya’ya mal ihraç ediyor. Bu neye benziyor biliyormusunuz? Suudiye
Arabistana hurma satmaya benziyor. Türkiye’nin güçlü olması İş adamlarımıza da
cesaret veriyor. Devletin arakasında olduğu kişi neler yapmaz ki, o nedenle hem
ben, hem de sektörüm adına mutluyum.Tabi eksik olan bazı şeyler var, her önüne gelen kuyumcu
dükkanı açmamalı. Verdikleri ustalık belgelerine sahip çıkmalılar. Herkes
doktor olamayacağı gibi, eczacı olamayacağı gibi, kuyumcu olamayacağını da
bilmelidir. Ama ne yazık ki, hükümetin zayıf noktası burası, maliye bakanlığı
açılış veriyor. Milli eğitim bakanı bu belge olmadan kuyumculuk yapamaz diyor.Şimdi değişik bir sitatü daha var. Ticaret odasına
kayıtlıysan, hiç önemli değil, istediğin yerde kuyumcu dükkanı aç. Küçük esnaf
olarak açacaksan diploma nerede diyor. Yani böyle bir terslikler var. Umarım
hükümetimizdekiler bu konuda duyarlı davranırlar, ustalık belgesine sahip
çıkarlar. Sektörümüzden her ayrılana, kuyumcu dükkanı açmalarına izin
vermezler. İnşallah. Temennim bu.Son olarak, ben dünya’nın her tarafına fuarlara gidiyorum.
Ben her zaman şunu söylemişimdir; " Dünya’ya
gidip de, biz oralara döviz vereceğimize, Türkiye de fuarlarımızı Avrupa’yı
yapalım, dünya bize gelsin, döviz bizde kalsın” diye bir sloganım var.
