Asistanlıktan başladı holding başkanı oldu

Kariyerine 1986 yılında Tütünbank'ta asistanı olarak başladı. Şimdi dev holdingi yönetiyor

Kardeşler arası bayrak değişimiyle yönetilen Yaşar Topluluğu’nda tam profesyonelliğe geçiş sinyalleri var. Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, "Bu bir bayrak yarışı. Önemli olan grubun büyümesi ve hedefleri. Başkanlar her zaman değişebilir. Aile dışından biri de olabilir” diyor...   SELÇUK Yaşar, 1954 yılında babası Durmuş Yaşar’ın adından yola çıkarak temellerini attı Yaşar Topluluğu’nun. Grubun ilk göz ağrısı Dyo, 1965’te Danimarkalı Sadolin firmasıyla ortaklık yaparak Yaşar ailesi için yeni bir dönemin kapılarını açtı. Ardından Selçuk Yaşar, 1965’te ilk mikronize maden tesisini kurdu. 1968’de matbaa mürekkepleri üretimi başladı. 1973’te Pınar Süt kuruldu. 1974’te 1.100 yataklı Çeşme Altın Yunus Oteli hizmete açıldı. 1982’de ilk özel sektör kağıt fabrikası Viking Kağıt üretime başladı. 1984’te Pınar Su ile ilk kaynak suyu şişelemesi başladı. 1985’te ilk kültür balığı tesisi Pınar Deniz ve ilk özel sektör entegre et tesisi Pınar Et kuruldu...
Kurucu Selçuk Yaşar’ın emekli olmasının ardından çocukları Selim, Feyhan ve İdil sırayla başkanlık koltuğuna oturdular. Selim Yaşar’ın aile işlerinden ayrılmasından sonra 2004-2009 yılları arasında bayrağı Feyhan Yaşar taşımıştı. Şimdi ise o tarihten bu yana Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı olarak İdil Yiğitbaşı görev yapıyor.   Yaşar Topluluğu, işlerini 5 yıllık planlar dahilinde yürütüyor. Feyhan Yaşar da 5 yıl süreyle başkanlık yapmıştı. Acaba İdil Yiğitbaşı’nın da 5 yılın sonunda görevi devretmesi gündeme gelir mi? Bu soruyu yönelttiğimizde Yiğitbaşı, "Bu bir bayrak yarışı. Yönetim kurulu kararıyla yönetim kurulu başkanı değişimi her zaman olabilir. Üstelik bu kişi, aileden ya da aile dışından da olabilir. Buna yönetim kurulu karar verir” diyor.
İdil Yiğitbaşı ile Yaşar Topluluğu’nun önümüzdeki dönem hedefleri ve grup bünyesindeki şirketlerin plan ve stratejilerini konuştuk...   2009 yılında yönetim kurulu başkanlığına gelmenizden sonra Yaşar Topluluğu’nda neler değişti?
Yaşar Topluluğu kurumsal yönetim ilkeleriyle yönetiliyor. Kurumsal olmanın en olumlu yanı, bu tür yönetim değişikliklerinden topluluğun ve şirketlerin etkilenmemesidir. Yaşar Topluluğu geleceğe dönük planlarını 5 yıllık yapar. Dolayısıyla biz, bu planları bilerek ve göz önüne alarak yeni stratejiler belirledik. Kurumla ilgili terfilerde ise içeriden yetişen yöneticilerimize daha çok fırsat tanıdık. Kısacası organizasyon içinden atamalar yaptık. İş ünitelerinin mevcut yetki ve sorumluluklarını artırdık.
Göreve geldiğinizde "Bu bir bayrak yarışı” demiştiniz. Sizce bayrak yine el değiştirebilir mi?   Evet, o zaman söylediğim gibi ben bunu bir bayrak yarışı olarak görüyorum. Yönetim kurulu başkanının değişimi her zaman için söz konusu olabilir. Bu kişi aileden de, aile dışından da olabilir. Sonuçta bu yönetim kurulunun vereceği bir karar. Önemli olan topluluğun var olan stratejik büyüme potansiyelini ve hedeflerini gerçekleştirmek. Burada kişiler önemli değil.
Son 3 yılda ne kadar büyüme sağladınız?   Bütün sektörlerde geleceğe dönük 5 yıllık planlar yapıyoruz. Topluluk yüzde 30’un üzerinde büyüdü. Dyo’da ise son iki yılda yüzde 100 büyüme oldu.
Holdingde üçüncü kuşak açısından da bazı düzenlemeler yapmayı öngörüyordunuz...   Bu konudaki çalışmalarımız henüz tamamlanmadı. Ancak yönetici olabilmek için bir işe en alt kademeden başlamak çok önemli. Aile içinden gelip görev yapan herkes için bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bizler nasıl en alt kademelerde çalışmaya başladıysak, bu böyle devam etmeli. Herkes bu kurum kültüründen faydalanmalı. Üçüncü kuşaktan üniversiteyi bitirip şirket bünyesinde çalışmak isteyenler, dışarıdan gelmiş aynı konumdaki kişilerle eşit koşullarda çalışabilir. Dolayısıyla zamanı geldiğinde üçüncü kuşak aile üyeleri de kendi istekleri doğrultusunda şirketlerimizde görev alabilir.   Biraz da grubun bilançosuna bakalım. 2012 yılı bu anlamda nasıl geçti?   Gıda’da UHT, light, çocuk sütü, sürülebilir peynir, krem peynir, işlenmiş et, salam ve sucuk kategorisinde lider konumundayız. Faaliyet gösterdiğimiz sektörler genelde tüketici ağırlıklı. Gıda dahil olmak üzere bizim sektörler açısından bu yıl bir daralma olmadı. 2012’de yüzde 15 büyüme öngörüyoruz. Bu da 3.4 milyar TL’lik konsolide bilanço ve 140 milyon dolarlık yurtdışı gelire karşılık geliyor. Halka açık şirketlerimizden Pınar Süt’te yüzde 18-20, Pınar Et’te 15-18, Pınar Su’da 20-25, Viking Kağıt’ta ise 7-10 büyüme öngörüyoruz.
Daha önce "Fırsat olursa yeni bir şirket alabiliriz” demiştiniz...   Evet, bu fikrimiz değişmedi. Ancak önceliği kendi yatırımımıza vermeyi tercih ettik. Çok güçlü bir markamız var. Son teknolojiyle yeni bir yatırımın daha doğru olacağını, yeni bir markaya ihtiyacımız olmadığını düşündük.
Bu nedenle mi Şanlıurfa’da yeni bir yatırım kararı aldınız?   Evet. Yaşar Holding’e bağlı Pınar Süt’te, İzmir ve Eskişehir’den sonra üçüncü üretim merkezimizi Güneydoğu’da yapma kararı aldık. Şanlıurfa OSB’de kurulacak fabrikamız 100 bin metrekarelik bir alanda olacak ve 100 milyon TL’ye mal olacak. Burada doğrudan 250 kişiye istihdam sağlayacak. Fabrikanın hammadde temini, satış, nakliye, ambalaj üretimi gibi alanlarla beraber dolaylı olarak 5 bin aileye ekmek kapısı olacağını düşünüyoruz. Bu yıl temel atıp, 2013’te de üretime geçmeyi planlıyoruz. Yatırımlarımız tamamlandığında Pınar Süt’ün yıllık kapasitesi 900 milyon litreye çıkacak.
Fabrika için neden Şanlıurfa’yı seçtiniz?   Bu yatırımla Kafkasya, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ülkelerine yönelik ihracat pazarlarında lojistik avantaj elde edebileceğiz. Bu da maliyetlerimizi olumlu etkileyecek. Ancak öncelik iç piyasa olacak. Fabrikada ilk etapta süt, yoğurt, ayran gibi ürünler üreteceğiz. Başta Şanlıurfa olmak üzere çevre il ve ilçelerde yapacağımız süt alım, veterinerlik, suni tohumlama yöntemleri ve çiftçi eğitimleri gibi çalışmalarla bölge sütçülüğünü de geliştirmeyi planlıyoruz.   Tarım Bakanlığı’nın denetimleri sonucunda bazı markalarda "yüzde 100 dana eti” ibareli şarküteri ürünlerinde kanatlı et bulunduğu belirlenmişti. Bu listede Pınar Et de vardı. Bu dönemde satışlarınız ne kadar olumsuz etkilendi?   Çok fazla etkilenmedik. Bu olaydan sonra takip eden aylarda satışlarımız tekrar aynı değerlere geldi.
Peki bu konuda yeni önlemler aldınız mı?   Üretim günlerimizi ayırdık. Yani tavuk, hindi ve dana etini ayrı günlerde işliyoruz. Ancak artık karışıklığa meydan vermemek ve üretim kapasitesini düşürmemek açısından tavuk, hindi ve dana üretim hattını ayırmaya yönelik yatırıma da başladık. Toplam 3-4 milyon euro civarındaki bu yatırım 2013 başında tamamlanmış olacak.
Damacana su üretimi ve satışıyla ilgili olarak son dönemde çok ciddi tartışmalar yaşandı. Pazarda tek kullanımlık damacana ve cam şişeye geçiş yönünde çalışmalar var. Sizin bu konuda bir planınız var mı?   Bu konuda 30 yıla yakın tecrübe ve uzmanlığa sahibiz. Halen Aydın, Adapazarı ve Isparta’da fabrikalarımız var. Pazarda ikinci sırada yer alıyoruz. Üretim hatlarımızda son teknolojiyi kullanıyoruz. Bayi denetim çalışmalarımızı daha da sıkılaştırdık. 2011 yılında damacanaları takip etmek için uygun sistemin geliştirilmesini projelendirmiştik. Bu çalışmalarımız devam ediyor. Uygulamanın 2013 yılında hayata geçirilmesini planlıyoruz. Pınar Su olarak damacanalarımızı suyun kaynaktaki doğal yapısı, mineral dengesi bozulmadan, dolum tesislerimizde ambalajlıyoruz. Cam talebi doğrultusunda geliştirilen yeni cam damacanalarımız ise eylülün ikinci yarısında İzmir’e, ekim ayında da Marmara bölgesine sevk edilmeye başlayacak. 5 litrelik cam damacanalar yakında tüketicilerimizle buluşacak. Ayrıca çok kısa süre içerisinde maden suyumuzu da tüketici beğenisine sunacağız. Yurtdışında özellikle Avrupalı tüketicilerimiz için "köşeli pet” şişede 3.25 litrelik bir ürünümüz de bu ay ihracat kalemlerimize dahil olacak. Bu ay çocuklara yönelik sürpriz bir ürünümüz de olacak.
Altınyunus Çeşme hala zararda. Ama bilançosunda borçlar ve ciro açısından ciddi bir düzelme var. Çeşme’nin yükselsen trend olmasına paralel olarak şirket bu yıl kara geçer mi?   Evet, gerçekten de çok iyi bir yıl geçirdik. Kar açısından şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz ama Çeşme’ye ilgiye paralel olarak Altınyunus Çeşme’nin de olumlu etkilendiğini söylemek mümkün. Altınyunus’ta bir de kongre merkezi düşünüyoruz. Son kalan marina odalarını da revize ettik. Bu yatırımlar turizm sektöründeki faaliyetlerimiz açısından önemli.
Sizin Viking Kağıt’ta Irak ve Almanya’ya yönelik hedefleriniz vardı. Buradaki durum nedir?   2011’de 1.5 milyon dolarlık Ar-Ge, inovasyon ve pazarlama yatırımı yapmıştık. Bu yıl içinse 4.5 milyon TL ayırdık. Yine bu yıl iyileştirme yatırımlarıyla iç piyasaya verilen bütün ürünlerimiz yüzde 100 selülozlu oldu. Viking Kağıt 30’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. İhracatımızda Avrupa ülkeleri önemli bir yer tutuyor. Geçen yılki ihracatımızın yüzde 53’ü İngiltere’ye yönelikti. Yakın coğrafyadaki pazarlara büyük önem veriyoruz. İsrail ve Yunanistan da önemli pazarlarımız arasında. Irak ve Almanya’ya da ihracata başladık. Ama hala en önemli pazarımız İngiltere.
5 yılda 500 milyon TL’lik yatırım yapacak   Yaşar Topluluğu bünyesinde 6’sı halka açık 20 şirket, 18 üretim tesisi ve 7 bin çalışan bulunuyor. Grubun bu yılki ciro beklentisi 3.4 milyar TL. Bu rakamın 5 yıl içinde 7 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. Topluluk yine önümüzdeki 5 yıl içinde, ağırlıklı olarak gıda ve içecek sektöründe olmak üzere 500 milyon TL’lik yatırım yapmayı planlıyor.
Tütünbank’ta asistan olarak başladı...   1964 doğumlu İdil Yiğitbaşı, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Indiana Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptı. Gruptaki kariyerine 1986 yılında Tütünbank’ta (Yaşarbank) murahhas aza asistanı olarak başladı. Yaşar Topluluğu’nda stratejik planlama sürecinin yeniden oluşturulması, katılımcı yönetim çalışmaları, bilgi sistemleri projesi, Pınar markası kurumsal ve marka kimliği çalışmalarında aktif rol aldı. 2003’te yönetim kurulu başkanvekilliğine getirildi. Mayıs 2009’dan itibaren Yönetim Kurulu Başkanı olan İdil Yiğitbaşı, evli ve 2 çocuk sahibi. İngilizce ve Fransızca biliyor.