Türkiye'nin kredi risk primi normalleşiyor

Türkiye'nin Kredi Risk Primi (CDS), son haftalarda 250 puan indi. Bir ara tartışmalı gerekçelerle rekor seviyelere yükselen CDS'de düşüşün süreceği belirtiliyor. Sadece ekonomik değil, siyasi gerekçelerle de inip-çıkabilen CDS seviyesinin önümüzdeki dönemde normalleşmesi bekleniyor.

Dünyada resesyon beklentileri artarken Türkiye’nin Kredi Risk Primi (CDS), düşüş eğilimine başladı. Tartışmalı gerekçelerle 900 puanlara çıkan Türkiye’nin CDS’i, 9 haftanın en düşük seviyesine geriledi. Türkiye’nin 5 yıllık CDS değeri, 900 puanlık rekor seviyenin ardından 1 Ağustos tarihinde 800 baz puan seviyesinin altına gerilerken, geçen haftanın sonunda 650 bandına kadar indi. Böylelikle son dönemde Türkiye CDS’i yüzde 38’i azalarak 250 puan gerilemiş oldu.

TAHIL KORİDORU

Analistler, Türkiye özelinde tahıl koridorunun açılması ve Rusya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilere dair gelişmelerin de risk primini azaltan faktörlerden olduğuna işaret ediyor. Bankacılık kaynakları, Türkiye’ye para gireceğine ilişkin duyumların kurlar üzerinde belirli ölçülerde etkili olduğunu, bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerde artan risk iştahının CDS’leri aşağı yönlü etkilediğini belirtiyor. Son 3 haftada Türkiye’nin CDS’i yüzde 38 gerilerken, Güney Afrika’nın yüzde 33, Meksika’nın yüzde 25 ve Brezilya’nın risk primi de yüzde 20 düştü.

TL’Yİ DEĞERLENDİRİR

Küresel finansal piyasaların en korktuğu senaryonun, büyümenin kötü gitmesi ve enflasyonun artması olduğunu vurgulayan Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, İstanbul Ticaret’e gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “CDS’deki düşüş, risk iştahının artışından kaynaklanıyor. Bu durum ise enerji, gıda fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra zirveye ulaşan enflasyonun düşüşe geçmesinden kaynaklanıyor. Finansal piyasalar büyümedeki sert düşüş ve enflasyondaki sert artış yani stagflasyon, kredi ve faiz riskini artırdı. Bu durum, hem merkez bankalarının faiz artırımlarında daha yumuşak olabileceği hem de resesyonun getireceği kredi riskinin azalması algısı ile de alakalı.

250 baz puan düşüş, Türkiye borçlanma maliyetlerini azaltıcı bir etki yaratıyor. Bu durum hem şirketlerin borçlanmasını azaltırken hem de TL’nin değer kazanmasını sağlayacak. CDS’deki bu düşüşün çok güçlü devam etmeyeceği, düşüş trendinin bir süre daha devam edeceği yönünde.”

BORCU AZALTACAK

“Türkiye’nin CDS puanı 900’lere bir daha yükselmeyebilir” diyen Prof. Aslanoğlu, nedenini ise şöyle anlattı: “Jeopolitik gelişmeler ve enerji fiyatlarında yukarı yönelme olursa o zaman yeni rekorlar beklenir. Fakat oluşan konjonktür, bu rakamların bir daha görülmeyeceği yönünde. Ayrıca, 900’lere göre her düşük seviye Türkiye’nin borçlanma maliyetini düşürmesi ve sermaye girişinin bir miktar daha pozitif algılanması anlamına geliyor. 250 puanlık düşüş, Türkiye ekonomisinin döviz ihtiyacının ve cari açığının azalmasını sağlayacak.”

SİYASİ FAKTÖRLER ETKİLİ

CDS’in hem ekonomik faktörlere hem de siyasi faktörlere bağlı olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Yavuz, gelişmekte olan ülkelerdeki CDS puanının kesin bir doğruluğu olmadığının altını çizdi. Prof. Dr. Yavuz, “Ekonomik olarak bizden çok daha kötü ülkelerin CDS primi Türkiye’den daha düşük seviyede. Kanaatimize göre, bizim CDS’in çok yüksek olmasının sebebi, ekonomik faktörlerden daha çok siyasi faktörlere bağlı.”

FİRMA VE ŞİRKETLERE ÖNERİ

CDS’teki düşüşün devamının yurt dışı borçlanmayı kolaylaştıracağını ve kredi faizlerini düşüreceğini söyleyen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Yavuz, “CDS puanın düşmesi, Eurobond faizlerini düşürecek ve mevcut Eurobondları değerli hale getirecek” dedi. Prof. Yavuz, öngörüsünü İstanbul Ticaret’e şu şekilde özetledi: “CDS’in tekrar çıkacağını düşünüyoruz. Eğer elinizde Eurobond var ise ve kârlı ise satılmasını, zararda ise beklenilmesini tavsiye ediyoruz.” Prof. Dr. Yavuz, Eurobond almak isteyenlerin için ise CDS’in ve faizlerin netleşmesini beklemelerini önerdi.(itohaber) - Barış cabacı