RÖPORTAJ : Abdulvahap Filiz1. Türkiye birincisi bir tasarımcı olarak “Urla Koleksiyonu”nun doğuşunda hangi duygu ve gözlemler belirleyici oldu?Evren Şengüler:
Benim için tasarım, yalnızca estetik bir üretim değil; bir coğrafyanın ruhunu, hafızasını ve hikâyesini görünür kılma biçimi. Urla’ya taşındıktan sonra buranın nefes alan bir tarih taşıdığını çok güçlü hissettim. Yıllarca zihnimde biriken çağrışımlar, izlenimler ve duygular nihayet tasarım masama aktı. Urla’nın kültürel mirasını takı formunda yeniden yorumlamak benim için neredeyse kendiliğinden gelişen doğal bir süreçti.2. Tuncay Erdem ile yollarınız nasıl kesişti ve bu iş birliği hangi paydada buluştu?Evren Şengüler:
Tuncay Erdem, bölgenin kültürel hafızasına hâkim, yılların birikimiyle oluşmuş güçlü bir marka. Ona koleksiyon fikrimi ilk anlattığımda aynı heyecanla karşılık verdi. Bu birliktelik yalnızca bir iş ortaklığı değil; aynı toprağa duyulan saygının, mirasa sahip çıkma isteğinin ortak bir üretime dönüşmesi oldu. Bu nedenle süreç çok akışkan, uyumlu ve ilham vericiydi.
3. Koleksiyonun yaratım sürecinde sizi en çok besleyen ilham kaynakları nelerdi?Evren Şengüler:
Aylar boyunca müzelerde vakit geçirdim, arkeolojik araştırmaları inceledim, antik sembollerin izini sürdüm. Urla’nın en yaşlı sakinleriyle yaptığım sohbetler, çoğu kayda geçmemiş pek çok detayın kapısını açtı. Bu araştırma süreci koleksiyona hem güçlü bir tarihsel temel hem de benzersiz bir ruh kattı. Parçalara baktığınızda hem geçmişi hem bugünü aynı anda hissedebilmeniz işte bu yüzden.4. Tasarımlarınızın hiçbir revizyon olmadan kabul edilmesi sektörde çok nadir rastlanan bir durum. Sizde nasıl bir karşılık buldu?Evren Şengüler:
Bu benim için gerçekten kıymetli. Bir tasarımcının çizgisine duyulan güven, o çizginin özüne duyulan saygıyla ilgilidir. Tuncay Erdem ve ekibinin tasarımlarımı ilk haliyle sahiplenmesi, koleksiyonun enerjisini ve yaratıcı gücünü ikiye katladı. Bu, sözsüz fakat çok güçlü bir anlaşma gibiydi: “Urla’yı doğru anlatıyoruz.”
5. Urla Koleksiyonu’nun uluslararası arenada da ses getireceğini düşünüyor musunuz?Evren Şengüler:
Kesinlikle. Koleksiyonun daha ilk etapta gördüğü yoğun ilgi, aslında kültürümüzün evrensel bir dile sahip olduğunu gösterdi. Urla’nın hikâyesi sadece yerel bir hikâye değil; doğru bir anlatımla dünyada da karşılık bulabilecek bir derinliğe sahip. Bu nedenle koleksiyonun uluslararası vitrinlerde kendine yer bulacağına güçlü bir inanç taşıyorum.Sonuç:Evren Şengüler’in “Urla Koleksiyonu”, yalnızca bir takı serisi değil; bir coğrafyanın belleğini, estetiğini ve ruhunu taşıyan özel bir sanat eseri niteliğinde. Tasarımda prestiji, kültürde derinliği ve sanatta özgünlüğü temsil eden bu koleksiyon, Urla’nın sesini geleceğe taşımaya hazır görünüyor.
Benim için tasarım, yalnızca estetik bir üretim değil; bir coğrafyanın ruhunu, hafızasını ve hikâyesini görünür kılma biçimi. Urla’ya taşındıktan sonra buranın nefes alan bir tarih taşıdığını çok güçlü hissettim. Yıllarca zihnimde biriken çağrışımlar, izlenimler ve duygular nihayet tasarım masama aktı. Urla’nın kültürel mirasını takı formunda yeniden yorumlamak benim için neredeyse kendiliğinden gelişen doğal bir süreçti.2. Tuncay Erdem ile yollarınız nasıl kesişti ve bu iş birliği hangi paydada buluştu?Evren Şengüler:
Tuncay Erdem, bölgenin kültürel hafızasına hâkim, yılların birikimiyle oluşmuş güçlü bir marka. Ona koleksiyon fikrimi ilk anlattığımda aynı heyecanla karşılık verdi. Bu birliktelik yalnızca bir iş ortaklığı değil; aynı toprağa duyulan saygının, mirasa sahip çıkma isteğinin ortak bir üretime dönüşmesi oldu. Bu nedenle süreç çok akışkan, uyumlu ve ilham vericiydi.
3. Koleksiyonun yaratım sürecinde sizi en çok besleyen ilham kaynakları nelerdi?Evren Şengüler:Aylar boyunca müzelerde vakit geçirdim, arkeolojik araştırmaları inceledim, antik sembollerin izini sürdüm. Urla’nın en yaşlı sakinleriyle yaptığım sohbetler, çoğu kayda geçmemiş pek çok detayın kapısını açtı. Bu araştırma süreci koleksiyona hem güçlü bir tarihsel temel hem de benzersiz bir ruh kattı. Parçalara baktığınızda hem geçmişi hem bugünü aynı anda hissedebilmeniz işte bu yüzden.4. Tasarımlarınızın hiçbir revizyon olmadan kabul edilmesi sektörde çok nadir rastlanan bir durum. Sizde nasıl bir karşılık buldu?Evren Şengüler:
Bu benim için gerçekten kıymetli. Bir tasarımcının çizgisine duyulan güven, o çizginin özüne duyulan saygıyla ilgilidir. Tuncay Erdem ve ekibinin tasarımlarımı ilk haliyle sahiplenmesi, koleksiyonun enerjisini ve yaratıcı gücünü ikiye katladı. Bu, sözsüz fakat çok güçlü bir anlaşma gibiydi: “Urla’yı doğru anlatıyoruz.”
5. Urla Koleksiyonu’nun uluslararası arenada da ses getireceğini düşünüyor musunuz?Evren Şengüler:Kesinlikle. Koleksiyonun daha ilk etapta gördüğü yoğun ilgi, aslında kültürümüzün evrensel bir dile sahip olduğunu gösterdi. Urla’nın hikâyesi sadece yerel bir hikâye değil; doğru bir anlatımla dünyada da karşılık bulabilecek bir derinliğe sahip. Bu nedenle koleksiyonun uluslararası vitrinlerde kendine yer bulacağına güçlü bir inanç taşıyorum.Sonuç:Evren Şengüler’in “Urla Koleksiyonu”, yalnızca bir takı serisi değil; bir coğrafyanın belleğini, estetiğini ve ruhunu taşıyan özel bir sanat eseri niteliğinde. Tasarımda prestiji, kültürde derinliği ve sanatta özgünlüğü temsil eden bu koleksiyon, Urla’nın sesini geleceğe taşımaya hazır görünüyor.











