Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi

Ülkemizde son yıllarda yoğun olarak sektörel, sosyal, kültürel ve yardımlaşma alanlarında faaliyette bulunan, sivil toplum kuruluşu (STK) kurulmakta. Bu kuruluşların günlük yaşamdaki ve ekonomideki etkileri, her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Çağdaş ve gelişmiş bir toplumun gereği olan sivil toplum kuruluşlarının, giderek daha güçlü bir konuma ulaştığı da açıkça görülmektedir.

Ülkemizde son yıllarda yoğun olarak sektörel, sosyal, kültürel ve yardımlaşma alanlarında faaliyette bulunan, sivil toplum kuruluşu (STK) kurulmakta. Bu kuruluşların günlük yaşamdaki ve ekonomideki etkileri, her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Çağdaş ve gelişmiş bir toplumun gereği olan sivil toplum kuruluşlarının, giderek daha güçlü bir konuma ulaştığı da açıkça görülmektedir.


Sivil toplum kuruluşları, toplumsal sorumluluklarını gönüllü olarak üstlenen toplumun bireylerinden oluşmakta, gönüllülük esasına dayanmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının misyonu, dünyadaki hızlı gelişimlere uyum sağlayarak değişime öncülük etmektir. Bunun için de gerektiğinde toplumun duyarlılığını dile getirir, gerektiğinde de toplumsal ya da sektörel mücadelenin içinde olurlar. Bu özellikleriyle STK’lar, gelişmiş ülkelerde bir sektör haline dönüşmüştür. Ülkemizde de kamu ve özel sektörün arkasından, etkin 3.sektör olarak kabul edilmektedir.


Sektörün güçlü ve zayıf yönlerini, önündeki fırsatları ve sektörü tehdit eden unsurları belirleyerek, sektörün kalkınma stratejisi belirlenmesi açısından STK’lar önemli oluşumlardır. Sektör firmalarının fiyat, kalite, hizmet ve mesleki standartları yakalaması için yapılan çalışmalar da ancak sektörel dernek çatısı altında toplanan, mesleki sorunlarına ortak çözüm üreten, sektör mensupları tarafından yapılmaktadır.


Sektörü temsil eden firmaların kalkınması ve gelişmesi, sektörün de kalkınması demektir. Bu doğrultuda firmalar, birleşerek güçlenen, ortak yatırımla gelişen, verimliliğini artıran, hizmet anlayışını değiştirenbir yapıya dönüşmelidir. Kendini yenileyen, değişime ayak uyduran, fark yaratan firma sayılarının artmasıyla, sektörün uluslar arası rekabet gücü her geçen gün artarak devam edecektir. Bu bağlamda sektörel derneklerin projeler üretmesi, projelerin hayata geçirilmesi için firmalarla ortak hareket etmesi ve her ortamda sesini duyurması gerekmektedir.


Sorunlara etkin ve etkili çözümler getirme amacıyla ortak bilinç oluşturularak STK’lar ve firmalar arasında dayanışma sağlanmalı, birlikten kuvvet oluşturarak büyüme stratejileri üzerinde yoğunlaşmalıdır.


Mesleğine saygısı olan, sorumluluk taşıyan her duyarlı kişi, kendi sektörel derneklerinin çatısı altında örgütlenmelidir. Her sektörünuluslar arası standartlar bakımından şekillenmesi ve her geçen gün artan rekabet ortamına, değişime ayak uydurması zorunlu hale gelen ülkemizde, "birlikten kuvvet doğar” felsefesiyle hareket edilmeli, çözüm odaklı yaklaşım sergilemelidir.