Siyasi istikrar "not" artışı getirdi, nasıl mı?

Mevcut iktidar partisi on yılını geçtiğimiz hafta doldurmuş durumda. Daha önceleri koalisyon iktidarlarının sebep olduğu siyasi istikrarsızlığı, ekonominin de bu istikrarsızlıktan en çok etkilenen kesimlerin başında geldiğini yaşayarak gördük ve çok da kötü tecrübeler edindik.

        Mevcut iktidar partisi on yılını geçtiğimiz hafta doldurmuş durumda. Daha önceleri koalisyon iktidarlarının sebep olduğu siyasi istikrarsızlığı, ekonominin de bu istikrarsızlıktan en çok etkilenen kesimlerin başında geldiğini yaşayarak gördük ve çok da kötü tecrübeler edindik. 
        Siyasi istikrarın ülkenin kalkınmasında ve gelişmesindeki etkisini kimse görmezden gelemez ve de küçümseyemez. Elbette ki bizde geçen bu on yılda siyasi istikrarı küçümsemek niyetinde değiliz. Ancak son on yılda bahse konu istikrar kimin işine yarıyor, kim istikrarlı bir şekilde büyüyor, kimler ne bekledi ne ile karşı karşıyalar bunları irdeleme ve değerlendirme yapmak durumundayız.
        Son on yılda düşük kur yüksek faiz uygulaması ile dışarıdan sıcak para akışı sağlanarak yabancılara kendi ülkelerinde yüzde bir olan faiz getirisi bizde yüzde on seviyesinde verilerek yabancılara yıllık elli milyar lira civarında faiz ödemesi istikrarlı bir şekilde yapıldı.
        Son on yılda ekonomik büyümeyi tersinden uygulayarak ithalata dayalı tüketimi görmezden gelerek iç talep körüklenerek dış ticaret dengesi istikrarlı bir biçimde yabancıların lehine geliştirildi.
        Bankaların yapısı güçlendirildi ve yabancı ortakların sayısı arttırılarak finansman sağlayıcılar büyük oranda yabancılaştı. Kredi kartı adı altında ve tüketici kredileri ile vatandaşın bankalara mahkûm edilmesinde istikrar hiç bozulmadı.
        Küresel krizle birlikte tüm sektörler zor günler yaşarken ülke içindeki bankalar yıllık yirmi milyar liranın üzerinde kârlar elde etmesindeki istikrar güçlenerek devam etti.
        Ülkenin kazanımları olan büyük ve stratejik kuruluşları özelleştirme adı altında birkaç yıllık gelirleri karşılığında üstelik yabancılara devredilmesinde siyasi istikrarın katkısı inkâr edilemez.
        Merkezi hükümetin bütçesinin on yıldır açıklarının kapanması ve bütçe gelirlerinin her defasında bir seferlik kaynaklar keşfederek mali aflar, varlık satışları, 2-B yasası, yabancılara arsa satışı, bedelli askerlik gibi bütçe dışı kaynaklara başvurarak on yıldır günü kurtarmada siyasi istikrarın varlığı ile oldu. 
        Dar gelirli vatandaşın sayısında rekor artış olurken ülkede milyarderlerin sayısında da istikrarlı bir artış çeşitli dergilere kapak konusu oldu.
        Asgari ücretlinin, emeklinin ve memurun maaşı çeşitli vergilerle kırpılırken, elektrik, doğalgaz ve özellikle akaryakıta yapılan zamlar ülkeyi pahalılık şampiyonu yaptı! Zam yapan hükümetin elini güçlü hissetmesinde siyasi istikrarın etkisi maliye bakanının rahatlığında gizlenmiş durumda. 
        Bu tür sıralamayı daha da artırmak mümkün. Ancak Türkiye’nin notu yabancı bir kredi kuruluşu tarafından artırılmış oldu. Yatırım yapılabilir seviyeye çıkarıldı. İkinci bir kuruluşun da aynı kararı alması ile Türkiye artık doğrudan yatırım çekmede sıkıntı çekmeyecek.         Olası kırılganlıklar sıralanırken siyasi istikrarsızlığın listeden çıkarılması bu kredi not artışının ülke için değil yabancı yatırımcılar açısından on yıllık tecrübenin ve kârlılığın devamı anlamına geleceğini teyit etmiş oldular. Böyle bir haber öncesi borsada (İMKB) bankacılık hisseleri öncülüğünde rekor artışların olması ve devamında artışın sürmesi yukarıda sıraladığımız istikrar serilerinin haklılığını ortaya koymuş oldu.