Hızla artan alışveriş merkezleri gün geçtikçe nefes almamızı engellediği gibi yenileri için projeler hazırlanmaya devam ediliyor. Dünyada birçok ülkede, özellikle tüketimin yoğun olduğu ABD gibi ülkelerde, insanlar gittikçe alışveriş merkezlerinden uzaklaşıyor ama biz bunu göz ardı ederek çoğaltılması için elimizden geleni yapıyoruz. ABD'deki uzaklaşmaların nedenleri çok çeşitli ama başlıca nedenlerinden özellikle iki tanesini söylemek istiyorum.
Birbirine bağlayıcı bu iki nedenden birincisi e-ticaret diğeri de zaman. İnsanlar tek tip alışveriş merkezlerinde saatlerce dolaşmak yerine ihtiyaçları dahilin de kolayca internetten alışveriş yapabiliyorlar. Ülkemiz açısından ise daha farklı bir sonuç ortaya çıkıyor. Tarihimize baktığınız zaman alışveriş bir kültürdür fakat bu yapılar bu kültürü yok etmiştir. Ama artık insanlar eski diyaloglara ve esnaf ilişkilerine özlem duyuyor. Özellikle Kapalıçarşı bu kültürün en eski yapılarından birisidir. Bu yüzden ''Geleneksel Çarşı'' dememiz gereken Kapalıçarşı'ya AVM demek bizim tarihimize ve kültürümüze hakaret etmek demektir.
İnsanlar her ne kadar uzaklaşmaya başlasa da ülkemizde gün geçtikçe plansız bir şekilde yapılan alışveriş merkezlerinin en büyük kurbanları da şehir merkezlerindeki küçük esnaf ve geleneksel çarşı yapıları oluyor. 90'lı yıllardan itibaren İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde sayısı gittikçe çoğalan yapılar aynı zamanda mütevazı sermaye gücüne, küçük esnafa zarar verip yok olmasını sağlıyor. Bu büyük modern çarşılara karşı küçük-büyük tüm geleneksel çarşılar ve pazarlar yenik düşüyor.
Diğer bir ekonomik yönünden de bakarsak AVM, yabancı markaların ülkeye giriş sağladıkları en büyük kapılardan birisidir. Zaten insanları tüketmeye sevk eden bu çirkin yapılar aynı zamanda yabancı markalara giden para ile ülke ekonomisine ve özelliklede yerli üretime büyük zarar veriyor.
Peki insanlarımızı bu yapılara çeken başlıca nedenler neler? Biraz da bu yönünden değerlendirelim. Sonuçta büyük rant sistemi ile dönen bu yapıların insanlara sundukları konfor en önemli unsur ki başlıca örnekleri; ısıtma-soğutma sistemleri, hijyen, yemek, otopark ve güvenliktir. Bu yönüyle baktığımızda geleneksel yapılar bu konuda yetersizdir. Kapalıçarşı olarak bunu değerlendirdiğimizde yıllara meydan okuyan bu yapıyı günümüze göre geliştirmeyi bir yana bırakalım yok etmek için herkes elinden geleni yapmıştır. Çevre düzeni ve otopark en başlıca sorunudur. Sadece güvenlik için ciddi aidatlar toplanmakta, gereken hizmet verilmediği gibi çarşıyı geliştirmek için tek adım atılmamaktadır. Rant sistemi üzerinden dönen her yönetim bu işlerin ilerlemesinin önünde en büyük engeldir.
Sonuç olarak AVM konusunda vahim tabloya birde resmi rakamlarla bakarsak, 2013 yılı için hazırlanmış Dünya Şehirleri Kültür Raporuna göre İstanbul da ki müze sayısı 78 buna karşılık AVM sayısı 100 civarında...
İstanbul tarihini ve kültürel miraslarını korumak yerine, kültürünü yok etmeye devam ediyor...