Mevcut iktisadi durumu, uygulamaları ve neticelerini anlamak
için öncelikle hangi sistemin devrede olduğunu bilmemiz gerekiyor. İkinci dünya
savaşı sonrası oluşturulan ekonomik kurgunun küresel kapital finans sistemine Türkiye
olarak entegre olmanın sancılarını yaşıyoruz. Tam Bağımsız Türkiye'den söz edebilmemiz için paramızın bize yani
devlete ait olması gerekirdi. Devlete lazım olan parayı bankalardan borç
almayıp kendisi üretmesi gerekirken bunun aksine Borca Dayalı Para Sisteminin gelişmiş veya
gelişmekte olan ülkelerde uygulanıyor olması bu sistemin ve de bu sistemi
uygulayan ülkelerin doğru yaptıkları anlamına gelmez. Öyle olsa idi birçok
Avrupa ülkesinin borç yapıları nedeniyle krize girmemeleri lazımdı. 2008
yılında ise ABD'nin konut kredilerinin ödenememesi sebebiyle finans sisteminin
krize girmesiyle ABD başta olmak üzere ekonomik durgunluk baş gösterince
faizler sıfıra indirildi ki, büyüme sağlansın. Bu olamayınca, yıllık bir
trilyon dolar bedava para basımı gerçekleştirildi. Halen bu miktara yakın para
basımı devam ediyor. Neticede ne ABD de ne de gelişmiş veya gelişmekte olan
ülkelerde yeterince büyüme sağlanamamış oldu. Bu karşılıksız basılan dolarların
ABD'nin cari açığını kapamada kullanıldığı ve dünyayı sömürmeye devam ettiği
diğer ülkelerin ise umurunda olmazken, para politikası adı altında bu ABD'den yayılan sıcak para ile
'sürdürülebilirlik' adı altında günü kurtarma işi hükümetlerin hedefi olmuş olması
ve bu sistemi en iyi devam ettirebilecek siyasilerin önünün açılıyor olması
milli iradenin tecellisi değil, Borca Dayalı Para sistemin devamı açısından elzem oluyordu. Küreselfinanskrizlerininiyiden
iyiye hissedildiği günümüzde,iç
talebin dış satımdan fazla olduğu ve tüketimin üretimden az olması ile cari
dengenin gittikçe açık vermesi neticesinde sıcak paranın ülkeye maliyetinin
artması ile Merkez Bankasının almış olduğu kararla bankaların merkezde tutması zorunlu karşılıkların
döviz ve altın cinsinden olması ve de altın miktarını daha da artırdığını
duyurması ile tüm bankalar vatandaştan altın toplamaya başlamıştı.Topladıkları
altınları Merkez Bankasına yatırarakzorunluyükümlülüklerini yerine
getirirken bu yükümlülükleri hem daha ucuza mal edecek hem de sıcak para
akışındaki risklerden korunacaklardı. Başbakan Yardımcısı
Babacanın seçim öncesi açıklamasında 270 milyar dolar bulmamız lazım demiş
olmasının ardındaki gerçek; sıcak para akışının devam etmesi ve finans
sisteminin işlemesinde bir sıkıntı olmaması gerekir anlamında açıklaması ve Mecliste altın mevcutlarına ilişkin bir soru önergesine Ali Babacan şu
şekilde cevap veriyordu: 3 Kasım 2002 tarihindeki Merkez Bankası altın
mevcutları, 119,3 ton iken, 16 Nisan 2014 tarihi itibariyle söz konusu miktar
493,2 tona yükselmiştir. Altın
mevcutlarının önemli bir kısmı ihtiyaç duyulduğunda anında dövize
çevrilebilmesi amacıyla yurt dışında tutulmakta olup; 16 Nisan 2014 tarih
itibariyle yurt dışında tutulan altın
miktarı toplamda, 454,8 tondur.Zor günlerin ve krizler karşısında tek alternatif menkul olan ve
faize bulaşmak istemeyen mütedeyyin insanların tasarruf aracı olan altınını
bankaların bünyesine katmak istenirken vatandaşın da bu durumu kazanç sanıp
meyletmesi yanlış bir uygulama idi. Neticede vatandaştan toplanan altınlar
'ihtiyaç duyulduğunda dövize çevrilmesi için' yurt dışına taşındı. Bunu duyan
vatandaş bankaya gidip altınını istediği takdirde ne ile karşılaşacağı yaşayarak
görecektir. Geçen yıl Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı
bankaların 17 milyar doları yurt dışına kar olarak çıkardığını ve Merkez
Bankasında emanet olarak tutulan sonra da yurt dışına kaydırılan 454 ton
altınla aynı miktarda olması üzerinde iyice düşünülmesi gereken bir durumdur.Cari açığın en önemli risk olduğu ülkede yabancı bankaların 17 milyar dolar
gibi bir parayı dışarı çıkarması bankacılık sisteminin aleyhimize çalıştığını
ekonomi yönetiminin göremeyecek kadar saf olacaklarını mı sanıyorsunuz? Altınlar
geri gelmeyecek bu belli ancak vatandaş ekonomiye katkı olsun ve emniyet
sıkıntısı çekmeyeyim diye bankaya teslim ettiği altınları devletin İngiltere Merkez Bankasına adeta kaptırmasına tepkisiz
olması algı yönetiminin çok iyi işlediğini de gösteriyor.
Yazarlar
Yayınlanma: 15 Ekim 2014 - 20:51
Güncelleme: 15 Ekim 2014 - 23:53
Bankalara yatırılan fiziki altınların akıbeti
Mevcut iktisadi durumu, uygulamaları ve neticelerini anlamak için öncelikle hangi sistemin devrede olduğunu bilmemiz gerekiyor. İkinci dünya savaşı sonrası oluşturulan ekonomik kurgunun küresel kapital finans sistemine Türkiye olarak entegre olmanın sancılarını yaşıyoruz.
Yazarlar
15 Ekim 2014 - 20:51
Güncelleme: 15 Ekim 2014 - 23:53
Bu haber 34806 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir