Tarihin akışı içerisinde birçok medeniyetler kurulmuş,
insanlık sayısız kere bu medeniyetlerin sağladığı kazanımlardan istifade
edebilmiştir. Aynı tarihin akışı
içerisinde insanlık yine sayısız kere sömürülmüş, zulme uğramış neticede
medeniyetler çökmüş ve günümüze kadar gelinmiştir. Son iki yüz yıldır dünyada
hem bilim ve teknoloji gelişirken hem de savaşlar, işgaller ve sömürüler bir
başka şekilde artış göstermektedir. Son yirmi yılda
ise bilişim teknolojilerinde hayli ilerlemeler olduğu gözlenmektedir. Bu
ilerleme diğer teknolojilerde nedense kendisini göstermemektedir. Bir son model
otomobil yapılıyor, burada ‘son model’ olan otomobilin üzerindeki bilişim
teknolojisidir. Bilişim teknolojileri ile küresel ekonomik sistem üzerinde
direkt bağlantı kurmak zorundayız. Şu an, para politikaları reel ekonominin
önüne geçmiş ve para sahipleri en kazançlı günlerini yaşamaktadır. Dünyada her
geçen gün rezerv paraların miktarlarında sürekli bir şekilde artışlar olurken
bu paraların gittiği diğer ülkelerde bilişim teknolojisi yoluyla bu paralar
(kredi) kendisine çok kolay alıcı bulabilmektedir. Akıllı telefonlar, mini
bilgisayarlar ile mesai saati dışında da bu para sahiplerinin emrinde bir
teknolojinin gelişmiş olması medeniyet göstergesi olabilir mi? ... İnsanlığa hizmet gayesi olmayan, aksine insanı ön plana çıkaran her türlü
gelişim, icat, teknoloji vs. ne varsa bu gün mutlaka insanı insana köle yapma
aracına dönüşmektedir. Üstelik bu cihazlara ödenen yüksek miktarlardaki paralar
ticari dengeyi küresel sömürü sahiplerinin lehine olması da bir başka sıkıntı.
Bu sıkıntıyı atlatabilmek için hizmet sektörünün (turizm) ne kadar geliştirilip
döviz uğruna bu küresel eşkıyalara ülke içerisindeki vatan evlatlarını modern
köle yaptığımızı düşünmek aklımıza gelir mi? ... İktisadi
hayatın en önemli ayağı üretimdir. Tüketim ise ürettiğin kadar olabilmelidir.
Denge kurulmadan iktisadi yapı kurulamaz. Modern ekonomilerde bu iktisadi
dengesizliği para politikalarıyla aşmaya çalışılmaktadır. Bundan sonrada sömürü
ve varlıkların transferi gerçekleşmiş olmaktadır. Son zamanların tartışma
konusu olan yabancılara arsa satışı da bu manada değerlendirilmelidir. Kısaca
şunu diyebiliriz. Üretim yapmıyorsan
tüketim için önce kredi alırsın, krediyi ödemek içinde uzun süre hizmet etmek
ve sonrada varlıklarını devretmek zorunda kalırsın. Şehircilik Bakanı
Sayın Bayraktar, Türkiye’nin Müslüman
bir ülke olduğu konumu itibariyle mucitler çıkaramadığını, tarım ülkesi
olduğunu, bunun için ara eleman olarak yetiştirilmeye odaklanılması gerektiğinisöylemiş olması mevcut küresel sömürü
sisteminin ülkemizde nasılda harfiyen uygulandığına üst perdeden bir örnek
teşkil etmektedir. Hâlbuki iyi yetişmiş bir Müslüman idareci bu tür sözleri
sarf etmez, edemez. Müslümanlar tarih boyunca bilim ve teknikte kendi
çağdaşlarından her zaman önde olmuşlardır, birçok alanda da ilklere
sahiplerdir. Bunların mevcut eğitim
sisteminde verilmiyor olması elbette olmadığı anlamına gelmez. Demek ki; eğitim
sistemindeki sıkıntı hayli büyümüş. Zihniyeti değiştirmek ve geliştirmek için
eğitiminden başlanması gerekmektedir. Sayın Bakan
Beye İstanbul Gülhane’de bulunan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini ziyaret
etmesini tavsiye ederiz. Kendiside görecektir ki, şu an medeniyet atfettiğiniz Batı, karanlık ortaçağını yaşarken Müslümanlar
neleri ortaya koymuşlar. O çalışmaları yaparken de tamamen insanlığa
hizmeti öne almışlardır. Şu an İslam alemi işgal, sömürü ve oryantalist
akımlardan kurtulduğu an yine medeniyetler kuracak her alanda icatlar,
gelişimler olacaktır. Yeter ki kendi kendine kalabilsin. İşgaller hem fikri
olarak hem de coğrafi olarak kalkabilsin.
Yazarlar
17 Ağustos 2013 - 09:01
Oryantalist Zihniyetten Mucit Çıkar MI?
Tarihin akışı içerisinde birçok medeniyetler kurulmuş, insanlık sayısız kere bu medeniyetlerin sağladığı kazanımlardan istifade edebilmiştir.
Yazarlar
17 Ağustos 2013 - 09:01
Bu haber 7877 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir