Son günlerde, Nur-u Osmaniye sokaklarında her köşede bir hintliye rastlamanız artık normal hale geldi. Elbette gelsinler, gelmesin demiyoruz. Aynen, Türkiye'ye gelmiş, firma kurmuş, yatırım yapmış ve Türk işçisi çalıştıran, Türkiye'ye katma değer katan hint firmaları gibi ki, bunların sayıları son günlerde artmaya başladı. Artmasında istiyoruz.
Bizim karşı çıktığımız, kayıt dışı gelip, üç gemi değerindeki bir pırlantayı cebine koyarak Türkiye'ye sokmuş olduğu kayıt dışı taşları, pırlanta sektör pazarında satmaya çalışarak, normal var olan bir düzeni, yani vergi veren ve elemanına maaş veren firmaları rekabet edemez hale sokmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde, Pırlanta sektörünün önde gelen isimlerinden, 35 yılını pırlanta sektörüne veren, yılları bu sahade geçen bir işadamı arkadaşı ziyaret ettiğimde, öyle bir dert yandı ki, zaten doluymuş, dokunmam yetti ona desem yerindedir.
Pırlanta sektörünün nasıl gittiğini sorduğumda aldığım cevap oldukça dikkat çekici ve bir o kadarda üzerinde durulması gereken bir durum olduğunu gösterdi.
Olduğu gibi sizlerede notlarımı aktarıyorum ki, konu hakkınd siz karar verin.
İşadamı arkadaşımın açıklaması aynen şöyle; " ---Bizim Türk firmalarının vasıtasi ile taşıma yapıyorlar. Bütün sektörün dinamikleri ile oynuyorlar. Geliyorlar buraya, pazarlamayı yapıyorlar sonra "taşıma kağıtlarını" veriyorlar. Sonra dönüyorlar ülkelerine, kayıt dışı ekonomiye adeta çanak tutuluyor. Bunların uyarılması gerekiyor."
"---Taşıma irsaliyesi alıyor, Türk firması üzerinden getiriyor. Yurt dışından dahili işlem belgesi ile geliyor. İhraç kaydı ile geliyor. Fiyatının çok altında getiriliyor. Bunlar dentleniyor ama hırsızın anahtarı içerde. Hırsız içerde anahtar elinde."
"---Havaalanında paha da çok pahalı ve çapta çok küçük bir emtiadan bahsediyoruz. Bir ihbar haricinde, yakalanması çok çok düşük, üç geminin değerinde bir şeyi cebinin içine koyar getirirsin. Bunu hangi güç yakalayacak, hangi devlet dentleyecek..."
"---Bu şekilde yurda giriş yapan ürünler, kayıt dışı girdiği için bunu getiren bu ürünü her hangi birine verse, o da onu suistimal etse, hiç bir hak iddia edemez. İşte kayıt dışı dediğimiz konu budur. Yolda polis bunlardan belge istese veremezler. Aslında kayıt dışının böyle bir zorunluluğu var. Bunu alanda tehlikede, verende tehlikede."
"---Buna sektör olarak önce bizim karar vermemiz lazım. Biz burada ciddi yatırım yapan, istihdam meydana getiren, vergisini veren firmalar olarak karar vermemiz lazım. Yurt dışından bir anda karşımıza rakip geliyor, adeta vur kaç yaparak, çekip gidiyor, ben burada yıllarımı vermişim, 35 senemi vermişim, adam gelmiş bir tane Ali efendiyi yakalamış, Ali efendi ona bastonluk yapmış, Ali efendi de oradan biraz nemalanmaya çalışıyor, her kapıyı çalıyor ve benim 35 yılımın içine kan doğruyor."
"---Şöyle bir bakın dünyada pırlanta çeken, Arap ülkelerinde, Rusyada ve hatta Çinde çok büyük pırlanta çekiyorlar, Amerikayı bir tarafa koyuyorum. Hiç birisinde böyle kapıyı çalarak gezemezler pırlantacılar böyle. Bu insanların bir an önce engellenmesi gerekiyor."
"---Bazı sektörün ileri gelenleri bunlar için, sektöre katma değer oluşturuyor, mal getiriyor, sermaya getiriyor, bunların ne zararı olabilir diyorlar. Bende şöyle diyorum; " Orda senin yılların var, orda birikimin var, orda sermayen var,orda alın teri var, orda Türk işçileri var, orda bir sürü yatırım var. Sen onlardan kısa bir zamanda faydalanıyorsun ama uzun vadede sektöre zarar veriyor bu insanlar. Kısa zamanda vur kaç yapıyor. "
"---Gelsinler, biz onlara gelmesin demiyoruz ki, sermaye gelsin, bütün dünyadan gelsin, buraya yatırım yapsın, işçi çalıştırsın, insanlara kredi versin, ne kadar çok kredi verirse, benim rakibim ne kadar çok artarsa benimde işime gelir. Adamları güçlendirsin. Ali'ye, Veli'ye ve herkese ne kadar çok kredi verirse, bende o kadar çabuk malımı tahsil ederim."
Bu işin Çözümü Şudur.
"---Bu adamlar Türkiye'ye geliyorlarsa yatırım yapacaklar, Türk işçi alacaklar, sermayelerini devlete bildirecekler, bunun karşılığında vergisini ödeyecekler, getirecekler ve çıkacaklar er meydanına... "
"---Resmi olarak getirsinler, şirketlerini kursunlar, bu yolu seçen bir kaç firma var, aynı yolu seçen... Ama bir çoğu aynı yolu seçmiyor.
Mesela Azerbaycan'dan firmalar geliyor, şirketlerini kuruyorlar, vergilerini veriyorlar, sermayelerini getiriyorlar, ama diğerleri öyle değil, Hindistan'dan taşı getirmiş, vur kaç yapıyor.
Türk kardeşlerimiz hepsi yatırım için geliyor, diğerleri vur kaç için geliyor. Geçenlerde bir kardeşimiz yer açmak için sadece yer bulmak için elli bin dolar hava parası verdi. Düşünüyormusun bir kilo altın.
Diğer taraftan geliyor bir mediven altı, buluyor bir Türk baston kendisine, kapı kapı dolaşıyor, vuruyor kaçıyor. Bu çarpmalar sonucu, kötü imaj oluşturuyorlar, Türklere bakış açıcı değişiyor. Bazıları darbe alıyor aynı zamanda, gidiyor memleketine, oradaki hatırı sayılır firmalara Türkler bizi çarptı diyerek, adımızı kötüye çıkarıyorlar. İmajımızı sarsıyorlar."
"--- Bu gelenler kaçak olduğu için, değnekçiliğini yapan kişi de, (bunları para kazanmak adına) her yere, kaçak göçek yerlere götürüyor. İyiye de, kötüye de görürüyor. Kötü ne yapıyor bunları, çarpıyor. Bu da memleketine gidiyor, Türkler bizi çarptı. Ne oluyor, Türkiye ne kadar sakat bir yer diyorlar. Senin kılavuzun karga... Kılavuz karga..."