Altının imalatından, alım satımına kadar tahlil edilmesi gereken çok mevzular var. Bunlar, meslekî tecrübe ve malûmatın yanı sıra hem ahlâkî hem de hakkaniyet çerçevesinde ele alınmalıdır.
Biz bu iki yazımızda Bursa’da, hakkaniyet konusunda çok dikkatli olan Mehmet Sıddık Otçu kardeşimizin sorduğu iki konuyu ele alacağız.
Bu konular hakkında İslâm’da Kuyumculuk kitabımızdan da buraya iktibas yapıyoruz.
1.İmalatta taşlı mamuller
Taşlı mamullerin durumu düşündürücüdür ve eskiden beri tartışılır. Hatta hadislerde bile yerini almıştır. “Hayber’in fethinden sonra ganimetlerden altın ve boncuk dizili bir gerdanlık, altın para olan dinarla satılmak istenince, Hz. Peygamber gerdanlıktaki altınların çıkarılmasını emretti ve şöyle buyurdu: “Altın altına karşılık tartı iledir. Burada gerdanlığın boncuk ve benzeri süsleri için ayrıca değer konulur.”(1)
Resûl-ü Ekrem’in (asm) çok hassas davrandığını gördüğümüz altın ve boncuk dizili gerdanlıktaki altının altına karşılık değerlendirilmesini istemiştir. Burada söz konusu gerdanlıkta bulunan boncukların ve altının aynı cinsmiş gibi değerlendirilmemesi gerektiğine işaret var. Muhtemel bir haksızlık ve hatanın olmaması için öncesinden alınan tedbiri anlıyoruz.
Öncelikle “Genel kabule göre ziynet (süs) altını da nakit sayıldığı için taşlı ziyneti para ile hesap edip satmalı, kullanılmış taşlı ziyneti de para ile hesap edip almalı. Değişmeyi böyle yapmalı ve iki satımın bedelleri takas edilip alacak ve borç farkı ayrıca ödenmelidir”(2) Bu şekilde işlem şu anlama gelmektedir: Tezgâha gelen taşlı ürün için müşteriye hesaplama yapıldıktan sonra “Sizin bu ürününüzü, şu kadar ücretle satın alabilirim.”, demeli.(3) Böylece o ürünün bütünü hakkında yani içerisindeki altın, taş ve katkı madenlerini dâhil ederek almış oluyoruz. Ayrıca taşlı mamulü tezgâhta satarken şöyle hareket edilmeli: Taşlı malı ortaya koyarak bu yüksüğü size şu kadar paraya satıyorum diyerek satabilirsiniz. Böyle muamele edebilirsiniz.(4) İslâm hukukçularının getirdikleri çözüm yollarından birisi bu uygulamadır.
Taşlı ürünlerin değişimi konusunda Karaman Hoca, “Boncuklu gerdanlık, boncuksuz altın gerdanlık karşılığında eşit gramla alındığında, az altın, çok altın karşılığında alınmış olur. Bu da fadl faizi demektir.”(5) Taşlı ürün ile taşsız ürün, gramı gramına alınırsa taşsız üründe altının çok, taşlı üründe altının az olacağından arada ağırlık fazlalığı ise fazlalık faizine giriyor.
Taşlı ürünün taşsız olanı ile gramı gramına değişmesi ancak taşın kıymetli olmasına ve bu değerin de aradaki gram farkını kapatacak kadar olmasına dayanılarak yapılmalı ki böyle bir durum çok özeldir. Bu bile yine de hadise uygun değildir.
Ayrıca taşlı ürünün işçilik milyeminin düşük tutularak has altına çevirme işlemi yapılması sanki doğruya ve hakkaniyete yakın uygulamadır. Allah en doğrusunu bilendir.
Taşın düşülmesi konusunda Karaman Hoca şunları ifade ediyor: “Eğer taşı ve işçiliği düşerek altın hesap edilir ve onun altın veya para olarak eşit değeri ödenirse mesele yoktur.”(6) Taşın düşülmesi iki yerde oluyor. Biri tüketici müşteriden alırken oluyor. Diğeri de toptancıya hurda verirken. Toptancıya hurda verirken taşı ve işçiliği düşülerek alıyorlar. Bu aslında olması gereken doğrudur.
Arif Ersoy Hoca, “Mümkün olduğu kadar taş ile altını ayrı düşünülmelidir. Önemli olan bu tür malzemede fark taşın fiyatındaki farklılıktan kaynaklanmalıdır.”,(7) yorumunda bulunur.
İmalatçı, taşlı ürünün işçiliğini taşsızlara oranla daha düşük tutarak; perakendeci esnafı da tüketiciye satarken taşlı ürünün ücretini taşlıya göre biraz düşük tutarak hesaplama yapması fıkhen, kendilerini haklı çıkarmaya, savunmaya yaklaştırır ümidindeyiz. Ayrıca, taşlı ürün, tüketiciden dönüşünde taşını düşerek alımını yapıyor, ki kanaat en güzel hazinedir ve haslettir.
Dökülen bir derece taşlı yüzüğün imalatındaki kârı; sadece taşların ağırlığının altın olarak tartılmasında görüp, diğer bütün maliyetlerden kâr beklememek şeklindeki anlayış dini yönden isabetli olmayan bir anlayıştır. Sorumluluk getiren bu anlayışın ıslahı gerekmektedir.
İmalatta taşın bedeli maliyete intikal ettirilmeli ancak taşın ağırlığı alım satımda düşmeli veya hariç tutulmalı. Akıl, kalb ve vicdan, taşın altın diye satılmasından yana değildir.
Bölümü Servet Bayındır Hocaya sorulan soru ve cevabı buraya alarak bitirelim. Zira cevapta Servet Hoca’nın dikkate alınması gereken tembihi var:
Soru: Taşlı mamullerin durumu düşündürücü. Bazı taşlar altının değerinden düşük, bazısı da yüksek olabiliyor. Taşlı takıları imalatçıdan alırken taşının gramını ayırma imkânımız da olmuyor. Hadisten ayırmamız gerektiğini okuyoruz, ama imalatçı/toptancı bu uygulamaya girmiyor. Almamazlık da yapamıyoruz, zira pek fazla ürün taşlıdır. Hâsılı taşlı ürünü emsali olan taşsızlara nispeten biraz düşük işçilikle alıyoruz, müşteriye satıyoruz. Buraya kadarını ayrı değerlendirmenizi rica edeceğim.
Bundan sonraki kısımda ise müşteriden taşlı mamulü alırken taşını çıkararak veya tecrübeye dayanarak gramını düşüp alıyoruz. Toptancıya bu hurda taşlı altınları verirken de onlar da taşlarını çıkarıp alıyorlar. Şimdi burada ikili uygulama var. İmalatçı taşlı satıyor ve taşsız alıyor.
Evet, imalatçı taşlı satarken işçiliğini düşük tutuyor aradaki düşük farkını da taşın ağırlığını karşıladığı varsayarak düşünelim ama yine bir sıkıntı var gibi.
İşin içinden çıkamadığımız, hakkında fıkhî bir dayanak bulamadığımız konularla alakalı İbn-i Abidin’in İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed’in hükmüne dayanarak şu ifadeyi hatırlayalım. “Hakkında Resûl-i Ekrem’in (asm) uygulamasına yönelik bir numune veya bilgi olmayan işlerde örfe itibar edilir.”(8) Bu sıkıntılı konu hakkında değerlendirmeniz nedir?
Cevap: “Burada varılan kanaat isabetli değildir. Konu hakkında Hz. Peygamber’in uygulaması olduğu zaten soruda belirtilmiş. Ayrıca fıkha aykırı örfe itibar edilemez. Yapılması gereken bu konuda hassas olan kuyumcuların olaya önem verdiklerinden bahisle satıcıları yahut bu kuralı dikkate almayanları, dikkate alır hale getirmeleridir. Nihayetinde bu bir ticarettir. Müşterilerin ısrarı satıcıları keyfi uygulamalarından caydırmaya yeter.” (9)
Servet Hocanın tavsiyesi, olmayacak bir iş değildir. Taşlı mamul konusu fıkhî sıkıntıları ile devam etmektedir. İmalatçılarımız bu konuyu tekrar tekrar düşünmeliler. (10)
----------------------------------------------------------------------
1- Döndüren, Hamdi, D.İ.Bşk. Y.D.Kurulu Bşk.ın, 12.12.2010 tarihinde Afyon’da düzenlediği “Güncel
Dini Meseleler İstişare Toplantısı”nda “Kur’an ve Sünnete Göre Altınla ilgili Ticaret Muameleleri”, sh.
8; Canan, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte, c. 1, sh. 531
2- Karaman, Hayreddin, 08.01.2009 tarihli e-maili.
3- Derya, Hayri, Altın ve Gümüş İle İlgili Alım Satım ve Takas İşlemleri, Ankaralı Kuyumcu, Yazılı
Belge, s.2
4- Günenç, Halil ile 21.11.2012 tarihli mülakattan;
5- Karaman, Hayreddin, 08.01.2009 tarihli e-maili.
6- Karaman, Hayreddin, 08.01.2009 tarihli e-maili.
7- Ersoy, Arif, 29.07.2012 tarihli cevabi e-mailinden.
8- Fetâvâyî Hindiyye, c. 5, sh. 363;
9- Bayındır, Servet, 17.08.2012 tarihli e-mail ile verdiği cevaptan.
10- Bak. Mehmet Çetin, İslâm’da Kuyumculuk (2018), s. 44