Ölenden hesap sorulur mu?

    Hayır, hayır! Biz bu yazımızda öyle, kabir ve ahiret sorgulaması yapmayacağız, zaten o işle vazifeli melekler var ve bize düşmez, biz işimize bakalım, şöyle ki:
    1986 yılında ağabeyim Ekrem Çetin, vefat edince, mecburen İzmir’den Şereflikoçhisar’a dönüp, baba mesleğini devam etmem gerekti.

    İlk günlerde gelen iki müşteri, ikisi de 2 metrelik pullu zinciri satmak üzere getirdi. Satın alıp paralarını verdim. Ankara’ya bilezik atölyesine o zincirleri hesabıma mahsuben verdim. Bir sonraki gittiğimde iki zincirinin ayarlarının düşük hem de çok düşük çıktığını söylediler. Zincirin kilit kısmını eritmemişler, oradaki patenti bana gösterdiler. Yani o zincirler, bana döndü ve hâliyle zarar yazdı.

    Müşteriden alırken kilit kısmına, ayar ve patente, ara ara boruları küçük pense ile kontrol ettim, taşa sürdüm, bendeki imkânlarla kontrolümü yaparak 18 ayar diye almıştım. 
    Nuruosmaniye civarında bir imalatçıdan aldığını, araştırmaların sonunda öğrendim. Onun işyerindeyiz ve meseleyi anlattım.

    Önce bir çay ikram etti ve dertlenmeye başladı.
    -Hocam, bu aslında bana iyi bir tokat ama ne yapayım oldu bir kere. Zinciri burada bir atölyeye yaptırıyordum. Ona dedim ki, “14 ayar yapıp, 18 bas”. O da 8 yapıyor, ‘14 yaptım ve 18 bastım’, dedi. “Maalesef o zincirler bana da çok pahalıya mal oldu”, diye benden fazla ağladı.

Çalma başkasının kapısını, çalarlar kapını anlamındaki “Men dakka dukka” ya bu toptancının muhatap olduğu âşikârdır.
Ben kendi âlemime dönerek muhasebeye başladım:
Bu vakıada benim almam gereken ders nedir?
Ağabeyim rahmetli, gidip kabirde ona bu işlemi anlatamam. 
Müşterilere çıkan sonucu anlatamam.

Çaresiz bir şekilde zararı sineye sindirmem gerekir.
Bundan sonra, yeni ürün alırken daha titiz davranmalı, imalatçı ve toptancı hakkında araştırıp-soruşturarak karar vermeliyim.

Müşterilerden de altın alımındaki yeni teknoloji yakalamalı, takım taklavatı almalı, bilemediğim hususları araştırıp öğrenip uygulamalıyım.

Hatta bazı tereddütlü olan ürünleri, rapor yaptırıp müşteriye bildirip öylesine almalıyım ki bu çok zor da olsa o kadar zarara karşı bir tedbirdir. Bu işlemi yaparken de kendi sattığımız ürünün geri dönebileceğini ve onların da yukarıdaki pullu zincir örneğindeki sonucun çıkabileceğini de hesaba katmalıyım.

Meslektaşlarımla, buna benzer vakıaları sorup, yaşanan hâdiselerle onların tavsiye ve tecrübelerinden faydalanmalıyım.

Çıkan sonuçları, evraklarıyla beraber Kuyumcular Odası yetkilileriyle de paylaşmalıyım. Bir yaptırım varsa ona müracaat edilmesinden çekinmemeliyim. 
Bu işlemlerin arkasını bırakmayıp, takipçi ve sonuç alıcı olmalıyım. Alınan sonuçları da mevcut iletişim araçlarıyla meslektaşlara ulaşması için paylaşımda bulunmalıyım.
Onlardan gelecek tavsiyeleri dikkate almalı ve onu da paylaşmalıyım.
Hülasa, yapılacak hâlâ çok işimiz var, adam oluncaya kadar…

Başlıktaki soruya gelince; elbette vefat eden Ekrem Ağabeyime bu zinciri nereden aldın, ayarını kontrol etmeyi düşünmedin mi, diye sorma imkânım yok. Hâdise yaşandıktan sonra ancak böylesine dertleşme ve ders çıkarma kaldı geriye, işte cevabım da budur size.
         
Not. Kurban bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.